Skip links

The Damned United

Bu yazıda The Damned United filminin, psikolojik terimler yardımıyla analizi yapılmıştır. Bu film İngiltere tarihinin en iyi teknik direktörü olarak bilinen Brian Clough’un yaşamının bir bölümünü konu alıyor. Brian Clough ve Peter Taylor, Nottingham Forest’taki başarılarıyla ön plandadır. Ancak bu filmde işlenen konu BrianClough’un Leeds United’taki teknik direktörlük sürecidir. Sporla ilgili olan birçok filmin aksine, yani takımmotivasyonu veya başarı hikâyeleri konularının aksine daha çok oyunun arka planı anlatılmış bu filmde. Teknik direktör, takım kaptanı, kulüp başkanı ve taraftarlar arasındaki ilişkiler incelenmiş ve bunlar izleyiciye sunulmuş.

“Ben en iyi teknik direktör değilim ama kesinlikle ilk birdeyim.”

Film Hakkında

Film ile ilgili dikkat çeken ilk şey, film akışının kronolojik olarak ilerlemeyişidir. Hikâyeyi canlı tutabilmek adına geri dönüşlerle hikâye akışı desteklenmiş. Ancak bu yazıda filmin genelinden bahsedilirkenkronolojik olarak ilerlenecektir.

BrianClough, Leeds ile olan maçlarının öncesinde Peter ile konuşurken, Don Revie ile gençliğinde birkaç sokak ötede yaşadıklarını ve mutlaka babasının çalıştığı fabrikadan şeker almış olacağını söyledi. Ayrıca Don’un kendisi gibi Sunderland’dasantrafor olarakoynadığını ekledi. Son olarak da Don’un kendisi gibi milli takımda oynadığını söyledi.

Bu kısımda dikkat çeken şey,Brian’ın Don ile bir ortak geçmiş oluşturmaya çalışıyor olmasıdır. Yakın yerlerde büyüyen ve aynı yollardan geçen iki insan. Tek farkları, Don İngiltere’nin en iyi takımının teknik direktörüyken kendisinin 2. Ligin sonlarında olan bir takımın teknik direktörü olmasıydı. Kendini Don ile aynı kapasitede görüyordu ve onunla bir elmanın iki yarısı olduğunu düşünüyordu. Kendisinin de Don’un seviyesinde olmayı hak ettiğine inanıyordu.

Derby ve Leeds maçının bir gün öncesinde Brian, Don ile tanışacağı için çok heyecanlıydı ve bir sürü hazırlık yapmıştı. Ancak Don geldiğinde Peter ile tokalaşıp Brian ile tokalaşmadı bile. Maç sonrası odasına da uğramadı. Bir de Don’un tavrı yetmezmiş gibi Leeds maçta çok sert oynadı. Brian bu durumlara aşırı sinirlendi. Brian, Leeds’in bu şekilde oynamasının hile olduğunu, bunun gerçek futbol olmadığını savundu.

Brian, Don’un bu tavrından sonra hırslanıp Leeds ile tekrar maç yapabilmek için takımı 1. Lige çıkartmayı hedefledi ve bunu da o sezon başardı.Derby 1. Lige çıktığında Leeds ile yaptıkları maçta 5-0 yenildi. Bunun üzerine Don, medyaya “Leeds United onlara önlerinde daha çok yol olduğunu hatırlatmayı adet haline getirdi” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklama Brian’ı çok sinirlendirdi ve daha da hırslandırdı.

Brian daha da yükselmeyi hedefledi ve Peter’ın doğru oyuncu seçimlerinin de etkisiyle yüksek meblağlarla yeni oyuncularla anlaşmalar yaptı. Bunun üzerine kulüp başkanı Sam Longsonve Brian hararetli bir tartışmaya girişti. Sam, futbol kulübünü yönetenin teknik direktörlerin değil kulüp başkanlarının olduğunu söyledi.

Derby ve Leeds kapışmasının üçüncü maçında kazanan Derby oldu. Derby gittikçe yükseldi ve İngiltere’nin en iyi takımlarından biri oldu. Hatta 1. Ligte ilk sıraya yerleşti. Bu yükselişin ardından Derby, Avrupa takımları ile de maçlar yapmaya başladı.

Aynı hafta içerisinde Leeds ve Juventus ile maçının olduğu bir hafta Brian, en iyi oyuncularını Leeds’ın çok sert oynadığını bilmesine rağmen maça soktu. Bunun sonucunda Leeds, Juventus maçını sabote etme amacıyla olduğundan daha sert oynayarak oyuncuları hırpaladı. Maçın öncesinde Sam,Brian’ıiyi oyuncuları maça çıkarmaması hakkında özellikle uyarmış olmasına rağmen bu durum gerçekleşince Sam ve Brian ciddi bir kavgaya tutuştu. Bu kavga sırasındaBrian,Sam’e “Ben olmasaydım seni kimse bilmeyecekti. Buralara gelemeyecektin.” dedi.  Sam iseBrian’a“Futbol hayatının gerçeği şudur: Büyük patron başkandır, sonra yöneticiler, sonra taraftar, sonra oyuncular, en son da teknik direktörler gelir. Ki bu zincirin başında olanlar olarak hepimiz onlarsız (teknik direktörlersiz) olabiliriz.” dedi. Maç sonrası Brian medyaya Leeds’in oynama tarzı ile ilgili sert açıklamalarda bulundu. Bunun üzerine Sam,Brian’nın medyaya konuşmasını yasakladı ve bir daha böyle bir şey yaparsa kovulacağını söyledi. Bu olaylardan sonra Peter kalp krizi geçirdi. Peter hastanedeyken Brian kulübe ikisi adına istifa mektubu verdi. Peter bu durumdan memnun olmadı, takımdan memnundu ve işini bırakmak istemiyordu. Brian her ne kadar istifalarını kabul etmeyeceklerini düşünse de takımdan çıkarıldılar.

Burada izleyicinin sorgulayacağı bir konu çıkıyor karşımıza: Asıl yöneticiyi aramak doğru mudur? Asıl yönetici varsa kimdir?

Futbol takım oyunudur. Bu da yöneticiden taraftara, futbolculardan teknik direktöre herkesin başarıda pay sahibi olduğunu gösterir.Doğru bir teknik anlayış olmadan, yıldızlarla dolu bir kadronun başarılı olması beklenemeyeceği gibi; çok iyi bir teknik adama sahip ama iyi futbolcuları olmayan ve taraftarı arkasında olmayan bir takımın başarılı olmasını beklemek de mümkün değildir.

Yani futbolda asıl yöneticiyi aramak doğru değildir. Asıl yönetici takımın bütünüdür. Bir zincir değil halka vardır. Ve bu halkanın bir parçasının zayıf olması halkanın kopmasına ve takımın başarısız olmasına sebep olmaktadır.

Peter ve Brian’ın dostluğu bu durumun üstesinden geldi ve Peter ikisi için maddi açıdan da en iyi olan teklifi Brian’a sundu. Brighton takımından gelen teklif Peter için en idealiydi. Brian buna sıcak bakmasa da maddi açıdan tatmin edici olacağı için kabullendi ve belli bir süre bu takımda birlikte çalıştılar. Bu kısım filmde eksik işlenmiş ancak gerçek hayatta olaylar bu şekilde ilerlemiş. Belli bir süre sonra Brian’a Leeds yönetiminden teklif geldi ve işler o zaman değişti. Brian, Peter’ı ikna etmeye çalıştı ancak Peter takımı bırakmak istemediğini söyledi ve birbirlerine ağır laflar ettikleri kötü bir tartışmaya giriştiler. Sonuç olarak Brian, tek başına Leeds’in teknik direktörlüğüne geçti.

Filmin ana konusu Brian’ın Leeds’teki teknik direktörlük sürecidir. 44 günlük bu süreçte Brian hem takım oyuncularının hem taraftarların hem de yönetimin aşırı direncine ve baskısına maruz kaldı. Oyuncular, Brian’ın yönetiminde oynamayı reddetti. Onun istemediği şekilde (karşı takım oyuncularını yere sererek) oynamadılar ancak onun istediği şekilde (şiddet olmaksızın kendi yeteneklerini ortaya koyarak) de oynamadılar. Bunun üzerine Brian eski takımından iki, dışarıdan bir olmak üzere üç oyuncuyu kadroya dahil etti. Bir şekilde durumu düzeltmeye çalıştı ancak yine istediği başarıyı elde edemedi. Leeds’in takım kaptanı olan Billy Bremner bir maçta faul yaptı ve ceza aldı. Bu işleri daha da zorlaştırdı. 44 günün sonunda yönetim, oyuncuların ve taraftarın isteği doğrultusunda Brian’ı kovdu.

Brian kovulmasının ardından medyadan gelen röportaj teklifini kabul etti ancak çekim alanına gittiğinde Don Revie’nin de orada olduğunu gördü. Sunucu Don’u yüceltecek şekilde yorumlar yaparak ikisinin tartışmasını sağladı. Brian, Don’un yönetimini eleştirdikten sonra ilk maçlarında Don’un kendisini görmezden geldiğini anlattı. Bunun üzerine Don’un bunun asla olmayacağı konusunda kendini savunsa da en sonunda Brian’a demek ki senin kim olduğunu bilmiyormuşum dedi. Bu ağır küçümsemeden sonra Brian artık kendisini tanıdığını söyledi. Bunun üzerine Don “artık seni hepimiz tanıyoruz. Hepimiz seni ani çıkışlar yapan, meslektaşlarına dil uzatan ve bu güzelim futbolun adını lekeleyen biri olarak tanıyoruz. Derby’de güzel bir işi varken bunu mahfeden, Peter Taylor gibi mükemmel bir ortağı varken onu başından atan adam olarak, İngiliz futbolunun en büyük nimetlerinden olan Leeds’e geçip on yıldır ilk dörtten düşmemiş olan takımı 1. Ligin en altlarına taşıyan adam olarak biliyoruz. ” dedi. Sunucu, Brian’ın açıklamasına fırsat dahi vermeden yayını kesti.

Bu olanlardan sonra Brian, Peter’ın yanına gitti ve ondan özür diledi. Peter, Brian’ın özrünü kabul etti ve birlikte Nottingham Forest takımını devraldılar. Bu takımla büyük başarılara imza attılar ki, günümüzde hala Nottingham Forest takımının tesislerinde Brian Clough ismini görebiliyoruz.

Psikolojik Kavramlarla Film Analizi

Şimdi film, daha doğrusu BrianCloughyazısının kalan kısmı,psikolojik açıdan incelenecektir. Bunu yapabilmek için öncelikle yapılacak incelemede kullanılacak terimleri açıklamak gereklidir.

Pozitif psikoloji; insanların, grupların ve örgütlerin gelişmesine veya en iyi şekilde işlemesine katkı sağlayan şartlar ve süreçlerin bilimidir. Pozitif psikolojinin genel amacı, insan potansiyelini ortaya koyan düzenli sistemler yaratmaktır.

Pozitif psikolojik sermayeise kişinin öz-yeterlilik, umut, iyimserlik, dayanıklılık gibi gelişime açık özelliklerinin birleşmesiyle ortaya çıkan ve bu özelliklerin oluşturduğu bütünden daha fazla bir anlam ifade eden kavramdır.

BrianClough’un tercihlerini ve davranışlarını alt kavramlar yardımıyla daha detaylı inceleyelim.

Öz Yeterlilik

Öz-yeterlilik kişinin gelecekteki eylem ve görevlerini başarılı bir şekilde yönetebilmesi ve bir sonuca ulaşma ihtimaline inanmasıdır. Diğer yandan Bandura (1986) öz-yeterliliği, kişinin amaçlara ulaşmak için gereken davranışları organize etme ve gerçekleştirmede sahip olduğu yeteneklere inanması olarak tanımlamaktadır. Örgütlerde kendini öz-yeterli olarak gören çalışanlar, yeterli çaba göstererek başarılı çıktılar

elde ederler.

Brian’ı öz-yeterlilik bağlamında düşündüğümüzde, en başından beri hedeflediği noktaya emin adımlarla pes etmeksizin, her zorluğa göğüs gererek ilerlediğini görebiliriz.

Luthans’a göre ise öz-yeterliliğin beş özelliği bulunmaktadır. Bunlardan iki tanesi Brian ile ilişkilendirmenin mümkün olduğu özelliklerdir:

Başkalarından etkilenir: Kişi birçok yönden kendine benzeyen ve aynı amaçlara sahip insanların başarılı olduklarını gördüğünde kendisinin de benzer alanlarda başarılı olabileceğine dair öz-yeterlilik algıları gelişir.

Yazının başında da bahsedildiği gibi Brian, Don ile benzer ortamda yetiştiği ve neredeyse aynı yollardan geçtiği için kendisini Don’a çok benzetiyordu. Onun gibi başarılı olacağına inancı tamdı. Yani Brian’ın öz-yeterlilik algısı bu açıdan gelişmişti.

Değişkendir: Öz-yeterlilik kişinin kontrolü altında olan veya çevresel birçok faktöre bağlı olarak değişebilmektedir.

Brian, Leeds’e geçtiğinde çok net hedefleri vardı. Oyuncuları kolay bir şekilde etkileyebileceğini ve oyun tarzlarını değiştirebileceğini düşünüyordu. Hepsinin çok iyioyuncular olduğunu ama kazandıkları maçları hak etmediklerini düşünüyordu. Çünkü doğru kazanç, doğru yollarla elde edilmeliydi. Ancak hiçbir şey umduğu gibi gitmedi. Başta çok iddialıydı ve kendinden çok emindi, ama beklemediği şey oyuncuların onlara sert bir direnç gösterebileceği ihtimaliydi. Onları alıştırabileceğini ve yönetebileceğini düşünüyordu ama oyuncular onu kabullenmedi. Zamanında Brian tarafından maruz kaldıkları eleştiriler ve Don’a olan bağlılıkları sebebiyle Brian’ı kabullenmediler. Bunun üzerine Brian, kendine başarılı olacağına dair inansa da oyuncular, yönetim ve taraftarlar buna izin vermedi; Brian başarılı çıktılar elde edemedi.

Luthans’a göre öz-yeterliliği olan kişilerin beş temel özelliği vardır (Luthans, Youssef ve Avolio, 2006):

Kendileri için yüksek ve zor hedefler belirlerler.

Brian, en başından beri özellikle de Don’un davranışından sonra kendisi ve takımı için hep en yükseği hedefledi. İngiltere’nin en iyi teknik direktörü olmak istedi.

Zorluklara karşı sabırlıdırlar ve gönüllü olarak talip olurlar.

Filmde Brian’ın sabırsızlığıve yoğun hırsı gözlemleniyor. Başarısız oldukça yeni oyuncuları Sam’den habersiz alması, onları bir an önce yeni maçlarda oynatmak istemesinden, yani sabırsız oluşundan kaynaklanıyor. Hatta hırsı onun Peter Taylor’u bırakmak gibi yanlış tercihler yapmasına sebep oldu.

Kendi kendilerini motive ederler.

Brian, çizdiği yolda emin adımlarla ve tamamen motive bir şekilde ilerledi ta ki Leeds’e geçinceye kadar. Leeds’te yaşadığı zorluklar üzerine motivasyon kaybı yaşadığı az da olsa gözlemlendi.

Hedeflerine ulaşmak için gerekli çabayı gösterirler.

Brian,motivasyon anlamında düşüş yaşasa da asla çabalamayı bırakmadı. Hem Derby’de hem de Leeds’te her türlü zorluğa göğüs gerdi. Derby’de önüne büyük engeller çıkmadığı için başarılı çıktılar alabildi ancak Leeds’te üç koldan maruz kaldığı dirence karşı başarılı çıktılar elde edemedi.

Zorluklarla karşılaştıklarında direnirler.

Leeds’te yaşadığı zorluklara karşı son ana kadar çeşitli yollar bularak (yeri geldi oyuncuları ikna etmeye çalıştı yeri geldi yeni oyuncular aldı) direndi.

Umut

Umut, arzu edilen amaçlara ulaşmak için farklı yollar bulma ve bu yolları kullanmak için kişinin kendini motive etmesi olarak tanımlanmaktadır. Umut; somut amaçlar belirleme, bu amaçları gerçekleştirmek için alternatif yollar bulma ve belirlenmiş amaçlara ulaşmak için irade gücünü (“bunu yapabilirim” düşüncesindedir ve bu gerekli motivasyonu sağlar) kullanmayı kapsayan bilişsel bir etkinliktir.

Brian, Derby’deyken, Leeds’le maç yapmayı hedeflediği için her maçtan sonra farklı eksikleri görüp yeni oyuncular alarak bu açıkları kapattı ve Leeds’teyken oyuncuların tutumu sebebiyle maçları kaybetmeye başladıktan sonra eski takımdan oyuncuları aldı. Bunlar Brian’ın hedefine doğru ilerlerken karşısına çıkan zorluklarla mücadele ettiğini ve alternatif yollar bulduğunu gösterir.

İyimserlik

İyimserlik kişinin olumlu ya da olumsuz olayların neden meydana geldiğini açıklamak için kullandığı bir kavramdır.Seligman’a göre iyimserlik olumlu olayları kişisel, kalıcı ve genel nedenlere, negatif olayları da dışsal, geçici ve durumsal faktörlere atfeden bir açıklama tarzıdır.

Brian, teknik direktörlüğünü yaptığı takımların başarılarını kendine bağlayan biriyken (olumlu olayları kişisel nedenlere bağlıyor oluşu)Leeds’teki başarısızlığı takım oyuncularının gösterdikleri direnç ile ilişkilendirmişti (olumsuz olayları dışsal ve durumsal faktörlere bağlıyor oluşu).

Pozitif Dayanıklılık

Genel olarak bir başarı veya uyum sağlama süreci olarak tanımlanan psikolojik dayanıklılık, stresin olumsuz etkilerini azaltan ve uyumluluğu destekleyen bir etken olarak görülmektedir. Dayanıklılık genel olarak ciddi risk faktörlerine maruz kalınmasına rağmen başarılı bir şekilde kendini toplama yeteneğidir. Kişi bu risk faktörlerine maruz kaldığında olaylara olumlu uyum özelliği gösterir. Örgütlerde ise stres, tükenmişlik sendromu ve işsizlik gibi faktörler bu risk faktörlerine örnek olarak verilebilir.

Örgüt alanında ise dayanıklılık, gerek olumsuzluk, çatışma, başarısızlık sonucu ortaya çıkabilecek bir gelişme karşısında, gerekse de pozitif anlamda artan sorumluluk sonrası kişinin tekrar kendini toparlayarak bu durumla baş etme kapasitesini gösterir.

Brian, Derby ile olan ilerleyişinde artan sorumluluklarına adapte olabildi ve psikolojik dayanıklılık sergiledi. Leeds’e geçtiğinde beklediğinden çok daha olumsuz bir ortamın içine düştü ve çeşitli çatışmalar ve başarısızlıklar yaşandı. Ancak Brian, başarılı olmak için çabalamaktan vazgeçmedi. Kendini toparlamaya çalıştı ve çeşitli alternatif yollar buldu. Bu yoğun stres ortamı ile baş edebildi. 44 günlük bir süreç sonunda işten çıkarılması Brian’ın başarısızlığını göstermez diye düşünüyorum. Ki zaten Nottingham Forest ile elde ettiği başarılar da Brian’ın başarısız bir insan olmadığının göstergesi olmuş.

Örgütlerde genellikle çalışanların mevcut potansiyellerine ve zayıf olan yanlarının düzeltilmesine odaklanılmakta, onların güçlü yönleri veya potansiyelleri göz ardı edilmektedir. Örgütsel davranış alanında bu olumsuz durumlarla mücadele ederken pozitifin ihmal edildiği, bu nedenle de daha dengeli bir yaklaşımın olması gerektiği vurgulanmaktadır.

Brian’ın iyi bir teknik direktör olduğunun bir göstergesi de budur bence. Oyuncularının zayıf ve güçlü yönlerini Peter’la birlikte çok iyi analiz ediyorlardı. Brian’ın bu zayıf ve güçlü yönleri oyunculara aktarma şekli asla oyuncuyu rencide edecek şekilde olmadı. Önce güçlü yönünü vurgulayıp zayıf yönüne dikkat ederse bunun üstesinden gelebileceğini dile getirdi.

Son Olarak ...

Filmin genel olarak hırs üzerinden ilerlediğini düşünebilirsiniz. Don’un yapmış olduğu eleştirilerin haklı olduğunu düşünebilirsiniz ancak genel olarak bakıldığında Brian’ın hırsının -ki bu hırs değil çabalamak olarak da değerlendirilebilir- Brian’ı sadece Peter’la ayrılması konusunda kötü etkiledi gibi görülmektedir.

Asıl dikkatinizi çeken şey Brian’ın egosu olmuş olabilir. Hatta yazının en başında yer alan cümle Brian tarafından bir röportajı esnasında dile getirilmişti. Burada aslında kendi egosunu esprili bir şekilde dışa vurduğunu görülmektedir. Elde ettiği başarıların sadece kendisinden kaynaklandığı düşüncesine Sam ile tartışırken yer verilmişti. Peter ile olan tartışmalarında ise yine benzer egoist düşüncelerine yer verildi. Hatta taraftarlar da Brian’ı tanımlarken “biraz kendini beğenmiş” cümlesini kurmuşlardı. Peki, ego Brian’ı nasıl etkiledi? Brian en büyük kavgalarını ve yanlış tercihlerini egosu yüzünden yaptı. Sam’in ona karışmasına izin vermemek için ve kendi tercihlerini kabul ettirebilmek için sırf vazgeçilmez biri olduğu düşüncesiyle istifasını verdi. Bu istifa da Brian’ın egosunun bir göstergesiydi.

Son olarak belirtmek gerekir ki örgütsel psikoloji tek bir yazı ile açıklanabilecek bir alan değildir. Ancak film aracılığı ile bir teknik direktörün tercihlerinin neyi yansıttığının anlaşılabileceği bir inceleme yazısı hazırlanmıştır.Bu yazıda pozitif psikolojinin ne olduğu kişinin hayatını nasıl etkilediğini detaylı bir şekilde incelendi. Ayrıca bu özelliklerin futbola nasıl yansıdığı da film aracılığı ile incelenmiş oldu.

*Bu yazıda Rana Özen Kutanis ve Emre Oruç’un “Pozitif Örgütsel Davranış ve Pozitif Psikolojik Sermaye Üzerine Kavramsal Bir İnceleme” isimli makalesindenve Fırat Topal’ın filmle ilgili blog yazısından yararlanıldı.